Kayıtlar

Eylül, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ben seni severim sevmesine...

Ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil Nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan. Belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü Biraz Nietzsche biraz Kant kafan karışmış belki Parlıamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı? Pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı! Kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi. İyi kitaplar okudum bir boka yaramadı.. Ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum Durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar Sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız İşin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık. Küsmesi,barışması,ayılması,bayılması Hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması Meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı! Güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi. Bir sürü güzel kadın girdi hayatıma Hepsi ağzıma sıçtı.. Ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil. Her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister Seninle benim yan yana oturacağımız çekyata Ne ilahi adalet sığar ne ...

Ay Işığına Mektup 2

Resim
Nereye baksam sen varsın. Baktığım her yerde, duyduğum her seste seni ararım, aradığım her yerde seni anarım. Konuştuğum her kelimenin, kurduğum her cümlenin öznesi sen,yüklemi sen,anlamı sen. Mana sen, manası senden. Gün batımı olur karanlık gibi üzerime örtülen sen, gökyüzünde yol gösteren yıldızlarım, karanlığımı parçalayıp penceremden sızan ay ışığım sen. Bir sara hastası gibi vuruyorsam uykumu sözlerinden, tutuluyorsa bedenim aniden, anlamsız hareketler yapıyorsam, her gece tutuyorsam 3-5 nöbeti hepsi sen. Gündoğumum, burnumda tüten ten kokusu sen. Her gün gündoğumunda açılıyorsa umarsızca gözlerim, nefes alıp verebiliyorsam, durmadan çarpıyorsa kalbim hepsi senden. Görebiliyorsam, duyabiliyorsam, tutabiliyorsam, düşünüyorsam hepsi sen. Gidilecek yol varsa sen, kaldırımlarda hiç bir şeye maruz kalmadan (Kûn sözüne nail olmuş.) başına çıkaran yaban çiçeği sen. Yorulduğumda gölgesine sığındığım ağaç, gök yüzüne baktığım da huzur bulduğum mavi, çoçuk gibi üstünde taş kaydırdığım ne...

Aşk

Aşkı yağmura benzetmek lazım, hani göğüne bi türlü dönmeyi düşünemeyen yağmura. Aşk kovalamaktan çok kaçmaya; Görmekten çok özlemeyi Dokunmaktan çok düşlemeyi sever. Öyle haindir ki bu aşk, nerde imkansız varsa gider onu seçer. Aşk üzerinden her şey söylenmiştir,ama herkes tarafından değil, şairler ve yazarlar takımından söylenmiştir. Onlar aşkı anlatmak için bu kelimelerden hep medet ummuşlardır. Yanlış, ters! Sözlerden çok gözlerdedir aşk. Aşkı anlamaya çalışmak en büyük hıyarlıktır. Kim anlamışki sen anlayacaksın? Sen aşıksın bir kere o değil ki! Aşk var ya bu namuzsuz aşk, gülü dikeni var diye üzülmekten ziyade,bir diken çiçek açmış diye sevinmeye benzer.

Özrü özüm

Yaşadığım süre boyunca hep MERHAMETİMİN arkasından yürüdüm, beklentilerimi arkada BIRAKTIM. Kimseden bir şey BEKLEMEDİM, doğrusu bu sanıyordum çünkü. Yaşadıklarımı, yaşayamadıklarımı İÇİMDE sakladım, SUSTUM, bastırdım, olsun dedim İNSANLIK ben de kalsın. Verdim, hep VERDİM karşılığını alıp alamadığıma BAKMADAN, aslında güçlü olmak değildi istediğim, ama olmak ZORUNDAYDI … M ve oldum…… Kendimi hep ERTELEDİM. Kimsenin beni anlamadığını bildiğim halde hayatıma girenleri bana verilmiş KUTSAL bir görev olarak gördüm… Herkesi mutlu etmek zorundayım ZANNETTİM. Benim de mutlu olmam gerektiğini UNUTMUŞUM… Görevim neyse en iyisini yapmalıydım ki VİCDANIM rahat etmeliydi. Birilerinin de bana karşı GÖREVLERİ olduğunu hiçe saymışım oysa… NE YAZIK Kİ; Karşımdakilerin EKSİKLERİNİ tamamlamaya çalışırken, onların HATALARINI görmeye vaktim kalmamış SANKİ… Beni ÜZMELERİNE bakmadan, karşılığında ne ALDIĞIMA, ne hissettiğime ALDIRIŞ etmeden hep VERDİM.. Kendimi nasıl da UNUTMUŞUM… Unutturmuşlar aslında…. P...