Kayıtlar

Kasım, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AY IŞIĞINA MEKTUPLAR 3

Bazen bir kelimeyi telaffuz etmek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Bir kırık camın parçaları dökülür yüreğine.  Susarsın.  Bardaktan boşalan yağmur olup, üstüne gelir hüzün. Ağlamak kesmez içini, seni avutacak her şeyden mahrum kalırsın. Üstelik; hatır soranı kalmamış bir ihtiyarın, bayram sabahları, perdesi erkenden açılmış pencerelerde bir görünüp bir kaybolan komşularına çevirdiği bakışları kadar yalnızsın. Ne eski fotoğraflardan kalan bir hatıra, ne de çocukluk yıllarının gülümseyen yüzü. Yanında hiç kimseyi bulamazsın. Bildiğin her yer uzak, tanıdığın herkes yabancı.  Yine de ağlarsın.  Bazen birine katlanmak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. En çaresiz bir gününe uyandığın gurbette bile olsan, yolunu değiştirmek düşer aklına; kaçarsın. Ayak üstü geçiştirilen kısa bir zaman, koca bir gün olup ayağına dolanır. Tahammül etmeyi kolaylaştıracak ve kendine, “aslında iyi biri” diyebileceğin yalanlar ararsın. Konuştuğun her cü...

SAKLAMBAÇ

Yumdum gözlerimi ve yaslandım soğuk betonarmeye: Bir, iki,üç derken on... Önüm-arkam,sağım-solum sobe. Saklanmayan ebe. Kendimi arıyorum. Döndüm ardımı, Açtım gözümü. Kulak kesildim etrafa. Sessizce adımladım adımlarımı. Kendimi arıyorum. Solda mıyım? Sağda mı? Tekkede miyim? Takvada mı? Helal de miyim yoksa haramda mı? Günahta mı sevapta mı? Yolda mıyım yolsuzlukta mı? Yalanda mıyım gerçekte mi? Kim bilir nereye saklandım yine Kim bilir saklandığım yer nerede. Belki de komşunun bahçesinde Erik ağacının dalında Ve yahut incir ağacının gölgesinde Hangi kapının veya taşın arkasında Olsa olsa annemin dizinde; Saçlarımı okşamasının huzurunda Tuttum elimden bir çocuğun elini tutar gibi Kendimi arıyorum. Avazım çıktığınca bağırıyorum; Elma dersem çık, armut dersem çıkma. Hiç biriniz mi duymadınız? Hepiniz mi sağırdınız? Kendimi arıyorum. Buldum... Buldum... Sonunda buldum kendimi derken Seni buluyorum. Sonra kazan çömlek patlıyor Yeniden betonarm...

Tomrisim

Ey Sevgili! Ben gurbetim, sen yurtsun!.. Kadınım, Tomris’im; “Bir kandilin içinde ürken aydınlık” misali, dikip gözlerini göz bebeklerime “kurşun gibi ağır bir suskunlukla”, müşkül bir aşkın cefasını üzerine örttüğünü biliyorum… Bu yüzden, sırf bu yüzden, senin için kurduğum cümleler hep eksik, hep öksüz kaldılar! Bildiğim şu sevgili! Kaderimin, kaderine tecelli olduğu ve yokluğunda kalbimi dipsiz kuyularda çoğalttığımdır. Nasıl ki; “çölün merhametli kalbinde su her şey anlamına gelirse, sen ve sen de hak edilmiş sevgi, benim için her şey anlamına gelirdi sevgili…” Nasıl ki, “ırmaklar kendi derinliklerinde boğulurken, çöller de kendi susuzluklarında kavruluyorsa, sen ve sende hak edilmiş sevgiden yoksunluk da beni kederli kılıyor…” Seninle birlikte ve sen varken, Seninle birlikte ve sen yokken, Birbirimizden uzak ve yitikken, Ve sevgin hep varken; Bil ki; “ben bedenim, sen ruhsun.” Bil ki; “ben gurbetim, sen yurtsun.” Bil ki; “ben parçayım, sen bütünsün.” Bil ki; “ben gölg...

Tomris'çe

Aşkı inkâr etmek Tanrıya karşı işlenen bir suç olurdu “Çok uzaktan gelip, Çok yorgun, sararmış bir merhaba gibi, Gelip giriyorsun koynuma. Karnının gizlisinde gevşiyorum, Yüzyıllarca bu mahzende kalmak istercesine. Oturup dizlerinin dibine, İçinin uğursuz yaralarını öpüyorum. İyilik perim, Büyücüm, Katılıp aşk ayinlerine, Günahkâr müridin olmak istiyorum. Biliyorum, aşk gidecek, Çok uzaktan gelip, Çok yorgun, Sararmış bir merhaba gibi, Çıkacaksın koynumdan, Bilmediğim bir kente doğru, Arkanda öleceğimi bilerek…” “Aşkı inkâr etmek, Tanrıya karşı işlenen bir suç olurdu. O da doğanın kanunu.” (Jan Eyr Filmi) Tomris, değil aşkı inkâr etmek, aşk olmuş, aşka gövermiş, aşk dolmuş, aşk boşalmıştır. O tepeden tırnağa aşk kadınıdır. Tıpkı Nazım’ın aşk adamı olması gibi… Aşk ve şiir “ben”in kendisini aşmasıdır. Yaşamın zulmüne karşı bir başkaldırıdır. Ece Ayhan aşk için ; “Aşk örgütlenmektir, biraz düşünün ağabeyler.” Diyor. Söz konusu edilen, iç dünyamızın örgütlenmesidir....